Söz Sanatları

Söz sanatları;  benzetme (teşbih), kişileştirme (teşhis), konuşturma (intak), tezat, mecaz-ı mürsel (ad aktarması), istiare (deyim aktarması), dolaylama, güzel adlandırma, kinaye, abartma (mübalağa) ders notları.


► Benzetme (Teşbih): Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki unsurdan zayıf olanı güçlü olana benzetmektir. Benzetme sanatı, sözün anlamını güçlendirmek için yapılır.

Benzetmenin öğeleri:
1- Benzeyen: Özellikçe zayıf olan
2- Kendisine benzetilen: Özellikçe güçlü olan
3- Benzetme yönü: Güçlü olan varlığın özelliği
4- Benzetme edatı: gibi, kadar...


» Çamaşırlar kar gibi bembeyazdı.

Benzeyen: Çamaşırlar
Kendisine benzetilen: Kar
Benzetme yönü: Bembeyaz
Benzetme edatı: Gibi

Not: Benzetme yapabilmek için bu dört öğeyi her zaman kullanmak gerekmez. Bazen bu öğelerden ikisiyle veya üçüyle de benzetme yapılabilir.

Örnekler: Aslan babam, kutu gibi bir ev


► Kişileştirme (Teşhis): İnsana ait özelliklerin insan dışındaki varlıklarda kullanılmasıdır.

» Serçeler sabah sabah en coşkulu şarkıyı söylediler. (Serçe, insana ait bir fiil olan şarkı söyleme eylemi ile kişileştirilmiş)

» Telli turnam selam götür. (Turna, insana ait bir fiil olan selam götürme eylemi ile kişileştirilmiş)

Bu cümlelerde altı çizili sözcükler insana ait fiiller olduğu halde insan dışı varlıklarda kullanılmış, dolayısıyla kişileştirme sanatı yapılmıştır.


► Konuşturma (İntak): İnsan dışı varlıkların insan gibi konuşturulmasıdır. İntak sanatının olduğu yerde teşhis de var demektir.

Sordum sarı çiçeğe
Annen baban var mıdır?
Çiçek eydür derviş baba
Annem babam topraktır.

Yukarıdaki dörtlüğün son mısrasında sarı çiçek konuşturulmuş ve konuşturma sanatı yapılmıştır.


► Tezat (Karşıtlık): Aynı konu ile ilgili karşıt kavramların ya da özelliklerin bir arada kullanılmasına denir.

» İnsan bazen güler bazen ağlar.


► Abartma (Mübalağa): Herhangi bir olayı ya da durumu olduğundan daha abartılı göstermektir.

» Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

Bu cümlede abartma sanatı kullanılmıştır.


► Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması): Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılmasına denir. Mecazda benzetme amacı yoktur.

» Kasabamızın geçim kaynağı tütüncülüktür.

Bu cümlede "kasaba" sözcüğü ile orada yaşayan insanlar kastedilmiştir. "Kasaba" sözcüğünde mecaz-ı mürsel vardır.


» Marketin yanındaki apartmanda oturuyoruz.

Bu cümlede "apartman" kelimesi ile "daire" kastedilmiştir. Dolayısıyla bir nesnenin bütünü (apartman) ifade edilerek aslında o bütündeki parça (daire) çağrıştırılmıştır.
z-turkce.com

» Hava bugün soğuk, sobayı yakalım.

Bu cümlede "soba" kelimesi ile "odun ve kömür" kastedilmiştir. Dolayısıyla bir nesnenin bütünü (soba) ifade edilerek aslında o bütündeki parça (kömür-odun) çağrıştırılmıştır.


► İstiare (Deyim Aktarması): Aralarında ilgi bulunan iki kavram arasında benzetme yoluyla ilişki kurularak birine ait özelliklerin diğerine aktarılmasıdır.

» Es deli rüzgar, dağıt yarin saçlarını!

Bu cümledeki rüzgar sözcüğü, altı çizili kelime aracılığıyla kişileştirilmiş ve insana ait bir özellik doğada bulunan bir canlıya aktarılmıştır.


» Demek o tilki seni de dolandırdı!

Burada tilki sözcüğü ile kastedilen kurnaz ve düzenbaz bir insandır. Dolayısıyla doğadan insana bir aktarma yapılmıştır.


» Acı bir çığlık duyuldu.

Bu cümlede tat alma duyusundan işitme duyusuna bir duyu aktarması yapılmıştır.


► Dolaylama: Tek bir kelime ile anlatılabilecek bir kavramı birden çok kelime ile anlatmaya denir.

» Beyaz perdede bu hafta aksiyon filmleri yoğunlukta. → Bu cümlede "beyaz perde" sözü ile "sinema" anlatılmak istenmiştir.

Diğer örnekler;

derya kuzusu → balık

altın boynuz → Haliç

yavru vatan → Kıbrıs

Ulu Önder → Atatürk

kızıl gezegen → Mars

vatani görev → askerlik


► Güzel Adlandırma: İnsanda kötü bir izlenim oluşturan bir kelimenin yerine, o kelimeyi karşılayacak anlamı daha güzel bir kelimenin kullanılmasına denir.

Örneğin;

"tuvalet" yerine "yüz numara"

"ölmek" yerine "göçüp gitmek"

"kör" yerine "görme engelli"


► Kinaye (Değinmece): Sözlükte "gizlemek" demek olan kinaye, bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek şekilde kullanmaktır. Ancak asıl kastedilen sözün mecaz anlamıdır.

» Depremzedelerin yaralarını sarmak için çok çaba harcadık.

Bu cümlede "yaraları sarmak", hem gerçek anlamı olan "tedavi etmek" hem de mecaz anlamı olan "teselli etmek" anlamında kullanılmıştır. z-turkce.com


» Ben toprak oldum yoluna
   Sen aşurı gözetirsin
   Şu karşıma göğüs geren
   Taş bağırlı dağlar mısın

Yunus Emre

Bu mısrada "taş bağırlı dağlar" ile kinaye yapılmıştır. Sevgiliye her türlü fedakarlığı yaptığı halde sevgili merhametsiz, kalpsiz davranmaktadır. Dağlar taş ve topraktan oluşur ancak burada yer alan "taş" sözcüğü ile "merhametsiz olmak" kastedilmiştir.


► Tariz (Dokundurma): Kinayeyle ilgili bir anlatım tekniği olan tariz, birini eleştirmek amacıyla söylenen bir sözün anlaşılan mânâsının tam tersini kastetmektir.

» Aferin oğlum, yine sınıfta kalmışsın!

"Aferin" sözcüğü birini takdir etmek için kullanılır. Bu cümlede ise "aferin" denilerek kelimenin karşıt anlamı kastedilmiş, böylelikle tariz yapılmıştır.