Fabl

Fabl: Fabl, kahramanları olan hayvanların insanlar gibi konuştuğu ve düşündüğü manzum masallara denir. Fablların amacı hayvanlar veya insan dışındaki diğer varlıklar üzerinden insanlara bir ders vermektir. Bilinen en eski fabl örnekleri Beydeba'nın "Kelile ve Dimne"si ile Ezop (Aisopos) Masallarıdır. Batı'da ise La Fontaine bu türdeki en meşhur yazardır. Türk edebiyatında Şeyhî'nin "Harname" adlı eseri ilk fabl örneğidir. Bu eserde düşüncesizce hareket eden bir eşeğin başından geçenler manzum olarak anlatılmıştır.
www.z-turkce.com

Fabl Türünün Özellikleri:

• Masalların kahramanları genellikle hayvanlardır.

• Bu sebeple fabl türüne "hayvan masalları" da denir.

• Fabllarda hayvanlar ve bitkiler konuşturulduğu ve davranışlarıyla insanlara benzetildiği için teşhis ve intak sanatları göze çarpar.

• Fabl türü masalların insanlara bir ders verme, eğitme amacı vardır.

• Fablların sonunda kıssadan hisse bölümü vardır.


Örnek Fabl: Eski zamanlarda bir gölde yaşayan iki ördek ile onların sıkı dostları bir kaplumbağa varmış. Bir gün gölün suyu çekilmiş ve ördekler için artık gölde yaşama imkanı kalmamış. Gölden gitmeye karar veren ördekler vedalaşmak için kaplumbağanın yanına gelmişler. Suların çekildiğini, artık burada yaşayamayacaklarını belirtip "Hadi bize eyvallah!" demişler kaplumbağaya. Kendi hayatından endişeye kapılan kaplumbağa dostlarına yalvarmış, onlardan yardım istemiş. "Aman dostlarım! Ne olur beni de yanınızda götürün. Bu sazlığın kuruması, esas benim için kötü. Çünkü ben gemi gibiyim, su olmayınca biterim. Ama siz, her yerde rahatlıkla yaşayabilirsiniz. Ne olur beni de götürün!" Ördekler bunu kabul etmişler. Kaplumbağa "Beni nasıl taşıyacaksınız peki?" diye sormuş arkadaşlarına. "Uzun bir çubukla." demiş ördeklerden biri ve eklemiş. "Biz çubuğun iki ucundan tutarız, sen de ağzınla ortasından tutarsın. Bu şekilde havalanıp seni de götürürüz. Ama sakın seni görünce laf eden, dedikodu yapan insanlara kanıp da onlara cevap yetiştirmeye kalkışma.Yoksa düşüp parçalanır, ölürsün." diye sıkı sıkı tembih etmişler. (Kelile ve Dimne'den)